Haber

Adıyaman’da 6 Şubat: Bizi deprem değil yalnızlık öldürdü

ADIYAMAN – Şubat depreminin birinci yıl dönümünde Adıyaman’dayız. Dışarıya çıktığımızda soğuk hava yüzümüze çarpıyor. Otogardan şehir merkezine giden minibüsün camından dışarı baktığımızda ağır hasar görmüş ama hala ayakta olan binalar görüyoruz. Bazılarının gri duvarlarında çatlaklar sıralanmış. Moloz yığınları ve inşaat halindeki yeni binalar bu görüntüye karışıyor.

Şehirdeki iş makinelerinin sayısı oldukça şaşırtıcı. Şehir büyük bir şantiyeye dönüştü.

‘DEVLET YOK AMA DAYANIŞMA VARDI’

Minibüste yan koltukta bavullarıyla sıkışıp kalmış bir aileyle karşılaşıyoruz. Siverekli bu aile, depremin ikinci gününde ekmek ve su dağıtmak için Adıyaman’a geldiklerini söylüyor. Ancak gördüklerinin ardından enkaz altında kalan insanları kendi çabalarıyla kurtarmak zorunda kaldılar. Enkaz altında kalan 23 yaşındaki İbrahim’i kendi çabalarıyla kurtardıklarını, iletişimlerini sürdürdüklerini, şu anda tekerlekli sandalyede yaşayan İbrahim’i yalnız bırakmamak için geldiklerini öğreniyoruz. depremin yıldönümü. Konuşmamızı dinleyen bir kadın, aileye dönerek şöyle diyor: “Bize ilk yetişen Urfalılar oldu. Onlar olmasaydı çoğumuz açlıktan veya soğuktan ölürdük. devlet yok ama dayanışma vardı.”

’10 BİN KİŞİ EVSİZ KALDI, MÜTEAHHİTLER ZENGİN OLDU’

Saat 04.17’de bulunan 45 yıllık Saat Kulesi’nin çevresinde onlarca inşaat alanı bulunuyor. Saat Kulesi’nin çevresi çamurlu yollar ve yeni inşaat alanlarıyla kaplı. Şantiyelerin çevresinde ‘Evinizi yerinde yenileyin’ yazan posterler var. Biz bunların fotoğraflarını çekerken bir belediye personeli yanımıza geldi. Depremde evi ağır hasar gören işçi, inşaat halindeki binalara bakıp, “Biz henüz cenazemizi ararken buraya geldiler. Bizim durumumuz dikkate alınmadan müteahhitlerin kazanacağı paralar tartışıldı. Onlarca kişi buraya geldi.” Binlerce insan evsiz kaldı, zengin oldular.”

‘Değişen tek şey çadırdan konteynere geçişimiz oldu’

Ağır makinelerin sesi şehrin her yerinden duyulabiliyor. Kentin mahallelerinde dolaşırken her köşede depremin izlerini görmek mümkün. Esnafların hikâyeleri Adıyaman’ın ekonomik sıkıntılarla ne kadar zor durumda olduğunu gösteriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Hatay’daki konuşmasına değinen Fırıncı Hasan, “Buradaki merkezi ve yerel yönetim AK Parti’ye aitti. Depremin ilk gününden itibaren basına ‘Sahip Adıyaman’ olarak yansıdık. Bu doğruydu. Bir yıl Depremin üzerinden zaman geçti, değişen tek şey “Çadırlardan konteynerlere geçtik. Bu ocağı açık tutmak için bin dereden su getiriyoruz, ailelerimizi o bölgelerden kurtaralım. Onlara oy veren ellerimiz kırılsın. Bizi öldüren deprem değil yalnızlıktı” diyor.

‘RUHLARIMIZ ÖLÜYOR, BEDENLERİMİZ DE ÖLÜYOR’

Adıyaman’da depremin ardından artan intihar vakaları tartışılıyor. Herkesin bildiği ama kimsenin çözüm bulamadığı bu durum insanları endişelendiriyor. Adıyamanlı Abdullah, “Ruhlarımız öldü, bedenlerimiz de ölüyor ama kimse ses çıkarmıyor” diyor. Sivil toplum kuruluşları kentte intiharların ve intihar girişimlerinin çokça konuşulduğunu ancak resmi bilgilere ulaşamadıkları için bu konuda herhangi bir çalışma yürütemediklerini belirtiyor.

Geceyi geçireceğimiz bölgeye geldik. Dağ zirvelerinde beliren inşaat halindeki TOKİ binaları sis perdesi altında kayboldu. Konteynerlerde yaşayanlar, koşulların çadırlara göre daha iyi olduğunu söylüyor.

Sabah yola çıktık ve 25 ailenin yaşadığı bir bölgeye ulaştık. Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hâlâ zor yaşam koşullarıyla mücadele eden birçok kadın yas tutamadığını ifade ediyor. 62 yaşındaki Reyyan, “Söyleyemediğimiz ağıtlar yüreğimizi acıtıyor” diyor.

Çoğu zaman çok çocuklu olan bu ailelerde kadınlar günlerini ev işleri ve çocuk bakımı yaparak geçirirken, erkekler de ailenin ekonomik yükünü üstleniyor. Burada yaşayan kadın ve erkeklerin sosyal yaşamları sınırlıdır. Kadınlar 20 metrekarelik bir alanda en az dört ya da beş kişiyle yaşamanın zorluklarını sıklıkla dile getiriyor. Erkekler ise iş bulma, aileyi geçindirme ve güvenli bir yaşam alanı yaratma sorumluluklarının altında ezildiklerini belirtiyor.

Kentin temel sorunları barınma, su ve yiyeceğe erişimdir. Ancak bu gayri resmi konteynerde yaşayan kadınlar, depremin ilk aylarında olduğu gibi hijyen kitleri ve bebek bezlerine erişimde sıkıntı yaşadıklarını vurguluyor. Çünkü AFAD yardımları artık sadece resmi konteynerlere veriliyor. Sivil toplum kuruluşlarının bölgedeki birçok projesinin tamamlandığını ve bölgeden çekildiklerini belirten depremzedelerin en büyük korkusu yalnız kalmak. Konuştuğumuz kadınlardan biri, sosyalleşmenin tek yolunun manevi destek olduğunu belirtti.

‘6 ŞUBAT YAKLAŞTIKÇA KAYGI DÜZEYİ ARTIYOR’

Sosyolog Prensip Cambaz ve psikolog Naim Akman, Adıyaman’da deprem sonrası yaşanan sorunları değerlendirdi. Çocukların okula ulaşımının ücretsiz olması gerektiğini belirten Cambaz ve Akman, okul kıyafetlerinin ve kitapların aileler için ciddi bir maddi yük olduğunu ekliyor. Cambaz ve Akman, STK projelerinde fon bulma sıkıntısı yaşandığını ve birçoğunun sona erdiğini belirterek, manevi destek eksikliğini de sorunları arasında sıralıyor. Geleceğe dair belirsizliklerin depremi yaşayan insanlarda büyük kaygı yarattığına dikkat çekiyorlar.

Depremden etkilenen Adıyaman, deprem sonrası hayatın zorluklarını ve dayanışmanın önemini gözler önüne seriyor. Cambaz ve Akman, 6 Şubat yaklaştıkça hem çocukların hem de yetişkinlerin korku düzeylerinin arttığını gözlemledi. Depremzedeler, hasarlı binanın ne zaman yıkılacağını, konteyner kentte ne kadar kalacaklarını, eğitimlerine devam edip edemeyeceklerini bilmiyor. Cambaz ve Akman, bu sorunların depremzedelerde büyük duygusal yıkıma neden olduğunu vurguluyor.

(HABER MERKEZİ)

haber-bahcelievler.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu